10
2012Dağ’da Fotoğraf
Işık açısından çok şanslıydım ve yukarıdaki fotoğraf neredeyse çekim anında bitti. Çekim sırasında herhangi bir filtre yok, çekim sonrası aydınlık odada sadece imza ve kontrast var. Canon G12 ile Raw formatta kaydedildi. Bir elimde kazma ile eğimin fazla ama zeminin çok kötü olmadığı bir sırada çekildi. Bulutların gökyüzünü görmemize izin verdiği kısacık bir andı.
Anıları tazelemek, süreci tekrar yaşamak ve unutulmasını geciktirmek için mutlu yaşam anılarımı fotoğraf ile kayıt altına alıyorum. Yapılan işe ve ortama bağlı zorluklar dolayısıyla çekim süreci oldukça sancılı olabiliyor bazen. Sonunda da çektiğim bir kare ama tatmış olsam da kaydedip getiremediğim bir sürü anım oluyor. Bu tırmanışımın dönüşünde kaydedebildiklerim açısından oldukça şanslıydım, çektiğim bir çok anım fotoğraf olarak beni tatmin etti. Herhalde tırmanışa fazlaca bir iki gün ayırıp dağın yorgunluğunu dağda atmak planı etkili olmuştu. Tabi fotoğraf makinesi olarak da daha rahat bir model kullanmıştım. Bu da önemliydi bence.
Son zamanlarda daha az yer kaplayan, daha hafif bir model olan Canon G12’yi tırmanışlarda kullanmayı tercih ediyorum. Zaman zaman daha geniş açı bir objektife ihtiyaç duysam da çoğunlukla yeterli oluyor. DSLR modellere göre küçük elektronik algılayıcıları dolayısıyla gren sorunları var ama şimdi bu da yeni modeller ile daha tatminkar. DSLR makinesi olup hafif ve az yer kaplayan makine hedefleri olan ciddi meraklıları tatmin yoluna gidiyor üreticiler. Hatta geçenlerde Sony 24X36 mm algılayıcısı olan bir model duyurdu. Canon’da CCD’yi büyüttüğü G1X modelini sürdü piyasaya. G1X algılayıcı avantajı taşısa da gövde ve objektif boyutu biraz daha büyük. Makrosu da diğer G serilerine göre zayıf. Ama tabi Full HD video kaydı güzel. İşte bir sürü avantaj dezavantaj, bunun için de zaten kimseye sen git şu makineyi al denilmez. Kişi kendine ve işine bakar da karar verir. Sonuçta tırmanışlarda makinemden memnunum. Özellikle tırmanışın fotoğraftan önce geldiği etkinliklerde benim için yeterli.
Tırmanışlar zaten başlı başına, öncesinde ve sırasında ciddi planlamalar ve dikkat gerektirir, buna bir de fotoğraf çekimi eklenince iş iyice zorlaşır. DSLR’mi götürdüğüm çoğu tırmanışta hacmi dolayısıyla sığışamama ve ağırlık sorunu yaşadım. Tırmanışın ön planda olduğu bir etkinlik için fazla büyük ve ağır. Makineyi bir elle tutarken, yaklaşma uzaklaşma için de objektif diğer eli meşgul ettiğinden çift el çalışma zorunluluğu ile fazlasıyla yorucu ve hatta çoğu yerde fotoğraf çekmemeye bahane. Şimdiyse yaklaşma uzaklaşma ve bir çok ayarı diğer eli hiç kullanmadan hatta optik vizörü sayesinde lcd paneli açmadan yapabiliyorum. Bir kompakt’ta optik bakaçtan vazgeçebileceğimi sanmıyorum. Bakmadan makineyi doğrultup çekmediğim oldu ama bakmam gereken yerde optik bakaç şart, LCD’yi aç kapa ile uğraşamam. Üstelik HD videolar çekebilme yetenekleri ile de bu sınıftaki makineler inanılmaz pratikler. Tabi avantajların yanında dezavantajlarda söz konusu, dslr ile lensin kayalara çokça temas ettiğini ama filtresi var nasıl olsa deyip dertlenmediğimi bilirim, oysa bu değişmeyen objektifli makinelerde lensi kolayca harcamak mümkün. Lens takmak için aparatları var ama o zamanda hacim problemi tekrar sıkıntı oluyor.
Tırmanışlar sırasında öyle yerler ve anlar oluyor ki bulunduğum ortamın dünya olmadığını başka bir zaman mekan ve hatta gezegen olduğunu düşünüyorum. her zaman yaşadıklarım alıp getirdiklerimden çok olacak ama uygun donanım ve tavırlar ile sanırım getirdiklerimin sayısını da artırabileceğim.
Bir de fotoğrafa yakın dağcı arkadaşlarla tırmanışlarımızda ağzımızda hep şu laf var; “Buraya bir de sadece fotoğraf için gelelim”. Evet aynen öyle, ikisini de doyasıya yapabilmek fazlasıyla zor.
Deniz Tokay – Bahar 2012